Dünyanın en kârlı şirketlerinin faaliyet gösterdiği, büyük nakit akışı, uluslararası ve ulusal politikalar üzerinde yaygın bir etkiye sahip çok uluslu tarımsal gıda piyasası birkaç çok uluslu devin kurumsal tekelindedir. Devletlerin bu şirketlere verdiği teşvikler ve yaptığı müdahaleler araştırılması gereken önemli bir problem alanıdır. Triodos ise daha kuruluş yılı 1980’de “yeşil kredi” hayata geçirerek bu alanda öncü bankalar arasında yer aldı. Triodos, kirletici şirketlerin ötesinde, sürdürülebilir olmayan ürünler ya da hizmetlerin faaliyetlerinin yüzde 5’inden fazlasını oluşturan, ya da çalışma süreçleri sürdürülebilir olmayan, hayvan ve insan sömürüsüne dayanan kuruluşlara kredi vermemeyi taahhüt ediyor. Bu tanıma, aralarında hayvanlar üzerinde deney yapan firmalar, kürk üreticileri, silah endüstrisi, kumar sektörü gibi çok sayıda iş alanı dahil. “Minimum standartlar” adı verilen belgede kredi alacak kuruluşlara çalışma hakları ve insan haklarına saygının yanı sıra, yasal yollarla vergi muafiyeti elde edilmemesi şartı da koşuluyor. Hâlihazırda 720 binin üzerinde müşterisi olan banka Hollanda, Birleşik Krallık, İspanya, Fransa, Almanya ve Belçika’da faal. Ancak her ülkede şubesi yok ve çoğunlukla online olarak internet sitesi ve mobil uygulaması üzerinden hizmet veriyor.
Kalkınmaktaki ülkelerin görece daha fazla temsil edildiği, 97 şehrin üye olduğu bu ağ ulaşımdan atık yönetimine birçok alanda işbirliği imkânı sağlıyor. Kısacası, tüm dünyada artan iklim bilinci firmalara net sıfır emisyon hedefi belirlemekten kaçınma imkânı tanımıyor. Ancak iklim mücadelesinin en kritik ayaklarından biri kirletici firmaların söylemleriyle eylemlerinin örtüşüp örtüşmediği konusunun peşini bırakmamak olacak. İklim krizi günlerinde doğayı savunmak, dünyada verilebilecek en tehlikeli mücadelelerden birine dönüşebiliyor. Hele ki doğal kaynakların korunmak yerine, ticari kâr amacıyla kendi çıkarları için kullanılmak üzere şirketlere tahsis edildiği ülkelerde. Farklı ülkelerde doğa savunucuları ve yerel yurttaş hareketi üyelerinin birbirlerine benzer saldırılara uğradığını görüyoruz. Eğer mümkünse, araştırmanızın sonucunda ortaya çıkacak çalışmayı nerede yayınlamayı planladığınızı da başvurunuzda belirtiniz. Başvuru metninde 500 kelimeyi geçmeyecek şekilde yapmayı teklif ettiğiniz araştırmanın kısa ve net bir tarifi olmalı. Bu tarif, araştırmanın odağını, amacını, araştırmayı yaparken bilgi edinme başvurusu yapmayı planladığınız kurum veya kurumları, yöntemi, medyayı, çalışmanın içereceği seyahat ve benzeri planları, çalışmanın öngörülen uzunluğunu içermeli. Bu çerçevede gazeteciler için de Bilgi Edinme Yasası’nı habercilikte nasıl kullanabilecekleri konusunda ipuçları içeren bir kılavuz hazırlandı.
Eğer eylemleri nedeniyle doğa savunucularının kriminalize edilmelerine yol açan yasalar varsa, bunlar kaldırılmalı. Jürinin değerlendirme sonuçlarının açıklanmasından sonra kazanan gazetecilerle bir toplantı düzenlenecek. Burs sahibi gazeteciler, rehberlerle bir araya gelerek çalışmalarına başlayacaklar. Başvurular, bağımsız bir jüri tarafından değerlendirilecek ve seçilen proje ya da projeler Punto24 tarafından duyurulacaktır. Jürinin kimlerden oluştuğu, seçilen isimlerle ile aynı anda kamuoyuna açıklanacaktır. Türkiye’de doğa savunucularına yönelik baskı, taciz, gözdağı ve tehditlerin artığı bir dönemde Kaz Dağları’ndan İkizdere’ye, Marmara’dan Van’ın Gürpınar ilçesine farklı girişimlere karşı yurttaşların sürdürdükleri mücadelelere karşı devletin uyguladığı şiddet türleri üzerine konuştuk. Yeşil alanları savunmanın ne denli kitlesel hâle gelebileceğini, toplumun her kesiminden insanları nasıl birleştirebileceğini berraklıkla gördüğümüz Gezi’yi 8. Gezegen, 31 Mayıs’ta gerçekleştirdiği beşinci buluşmasında odağına doğa savunucularını aldı. Türk Tabipler Birliği Başkanı ve hak savunucusu Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı ve Evrensel gazetesi İzmir temsilcisi gazeteci-yazar Özer Akdemir, Türkiye’de doğayı ve yaşam alanlarını korumak için verilen mücadeleleri haklar perspektifinden değerlendirdi. Araştırma bursu için yapılan başvurular gazeteciler Rengin Arslan, Ümit Kıvanç ve Gezegen editörü Zeynep Yüncüler’den oluşan bir jüri tarafından, isimler ve çalıştıkları kurumlar kapalı olarak, anonim bir şekilde değerlendirildi. Jüri, başvuruları konu, kapsam, gerçekleştirilebilirlik, sunuşun niteliği ve bilgi edinme başvurusunun önerilen habere katkısı gibi kriterler üzerinden değerlendirdi.
Muhasebe eğitimi veren birçok akademik birimde muhasebenin teorik bilgileri uygulamayla desteklenemediğinden öğrenciler dersi anlamakta zorlanmaktadırlar. Uygulama eksikliğinin ortaya çıkardığı sorunların telafi edilmesi yükü ve sorumluluğu dersi anlatan akademik personelin omuzlarına yüklenmektedir. Bu noktada öğretim elemanının anlatım tarz ve tekniği öğrencinin muhasebe dersine bakışını ilk olarak etkileyen faktörlerin başında gelmektedir. Şüphesiz bunun dışında öğrencinin muhasebe dersine karşı tutumunu etkileyen başka faktörler de söz konusudur. Çalışmanın temel amacı da; söz konusu faktörlerden öne çıkanları irdelemek ve öğrencinin bu konudaki görüşlerini tespit etmektir. Bu bağlamda çalışmada öğrencilerin muhasebe derslerine karşı tutumları ve bu tutumlarını etkileyen faktörler; öğrencinin tutumu, öğrenme yöntemi, öğrenme ortamı, öğretim elemanı ve aile olarak beş başlıkta toplanmıştır. Öğrencinin derse olan tutumunu; söz konusu faktörlerden hangisinin ne kadar etkilediğini tespit etmek amacıyla önce faktör analizi yapılmış ve akabinde doğrulayıcı faktör analizi yani yapısal eşitlik modelinden faydalanılmıştır. Yapılan eşitlik modelleri ve analizler sonucunda da; öğretim elemanı faktörünün; öğrencinin tutumu, öğrenme yöntemi, öğrenme ortamı ve aile olarak belirlenen diğer faktörler üzerinde net olarak olumlu bir etkiye sahip olduğu tespit edilmiştir. 231 gibi düşünsel haritalar yaratılarak çeşitli kuramlar geliştirilmiş ve bu kuramlar sonucunda ülkeler ulusal güvenliklerini ve dış politikalarını şekillendirmişlerdir.
- Eğer bakanlığın bu vaadi Marmara Denizi kıyılarının Tabiat Koruma Alanı gibi yasal bir statü kazanması anlamını taşıyorsa, bu durum gerek kentleşme gerek sanayinin tabiat varlıklarının korunmasına ilişkin mevzuata tabi olmasını gerektirir.
- Raporlarda bankaların kömür santrallerine, kömür madenciliğine, doğalgaza, off-shore petrol üretimine ya da kaya petrolü üretimine verdikleri desteklere ayrı başlıklar altında yer veriliyor.
- Bunların başında atmosfere salınan insan kaynaklı sera gazı miktarının düşürülmesi geliyor.
- Kuruluş örneğin dünyanın en büyük varlık yönetimi şirketi BlackRock’ın, söyleminin aksine kömüre 85 milyon dolar yatırım yaptığını ortaya koydu.
Bu genellemelerin içerdikleri mitler hakkında, petrokimyadan tarıma birçok alanda uzmanlık sahibi 41 bilim insanının kaleme aldığı “net sıfır emisyon ve karbon telafisi hakkında çökertilmiş 10 mit” adlı metni (İngilizce) okumanızı öneririz. Bu amaçla Net Sıfır İçin Glasgow Finans Birliği girişimi kapsamında Net Sıfır Varlık Yöneticileri adlı bir oluşum kuruldu. Temmuz ayında yapılan açıklamaya göre, net sıfır emisyon hedeflerine uyma vaadiyle oluşumun taahhütnamesini imzalayan şirket sayısı 128’e çıktı. Bu imzalarla net sıfır emisyona taahhüt edilen varlıkların toplamının sadece altı ayda 43 trilyon dolara eriştiği belirtiliyor, bu da yaklaşık 100 trilyon dolar toplam varlığı yönettiği düşünülen sektörün değerinin neredeyse yarısı demek. Kimi yatırımcılara göre bu meblağ finans dünyası için bir “eşik noktası” oluşturuyor. Bir başka deyişle, geri dönüşü olmayan bir ivmenin yakalandığını savunuyorlar. Bu şemsiye altında bankalar “Net Sıfır Bankacılık Birliği” adıyla bir ağ oluşturdular.
Ayrıca etik bankacılık gibi kazancı maksimize etmeye dayalı olmayan yepyeni modeller ortaya çıkıyor. İklim mücadelesinde sadece hükümetlerin değil, finans dünyasının da kazançlarının bir kısmından vazgeçerek dönüşmesi şart. Bir başka deyişle, gezegenin kurtuluşu iklimi bu hâle getiren ekonomik sistemin değişmesini gerektiriyor. 11 soruda, bankaların fosil yakıt yatırımlarını mercek altına alıyoruz. MAÖ boyutları kapsamında ise mobbing uygulayan kişilerin akademisyen ve öğrenci olabileceğini düşünen veya sürece dair fikri olmayan katılımcılar arasında olduğu belirlenmiştir (Tablo 17).
Deniz, topluluk üyelerinin açığa alınan iki akademisyen, ODTÜ Sosyoloji Bölümü’nde araştırma görevlisi Sibel Bekiroğlu ile Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü’nde araştırma görevlisi Mehmet Mutlu’nun nöbetine destek verdiğini anlatıyor. Hatta nöbete destek verdikleri için iki öğrenciye rektörlük tarafından soruşturma açıldığını, bir öğrencinin de bursunun kesildiğini söylüyor. “Sibel ve Mehmet hocamızla başlayan bu dalganın büyüyeceğini düşünüyorum ben. Akademisyenler bir sürü konudan şikâyetçiler ama bunun için rektörlük alanında nöbete gelmiyorlar. Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) bir zamanlar Türkiye’nin en canlı, hür kampüslerinden biriydi. Ancak 2014’te Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin kampüsteki ağaçları keserek yol inşa etme girişimine karşı gösterilerin bastırılmasıyla başlayan özgürlüklerin daraldığı süreç, daha sonraki yıllarda mezuniyet törenlerinde gökkuşağı bayrağı açan öğrencilerin yargılanmasıyla devam etti. Son olarak, 17 Haziran’da odağına iklim krizi ve ekolojiyi alan bir etkinlik rektörlük tarafından yasaklandı. Raporda Çanakkale, Adana, Hatay, Kütahya, Maraş, Muğla ve Zonguldak’ta hâlâ faaliyette olan kömür santrallerinin üzerinde çalışma yapılarak birçok sonuca varıldı.
Böyle bir durumda borcun ödemesinin yapıldığına dair dekont veya belge, banka şubesine sunulabilir. Eğer dekont mevcut değilse icra mahkemesinden ödemenin yapıldığına dair bir belge istenebilir ve bu belge, banka müdürlüğüne iletilebilir. Tamamen yasal şartlar altında gerçekleştirilen hesap blokesi, borç ödemesi yapılana dek kaldırılmayabilir. Blokenin konulması ya da kaldırılması konusunda bankalar, herhangi bir hükümde bulunamaz. Bu konuda gelen resmî bildirimlerle hareket eden bankalar, emir gelmediği sürece bloke kaldırma ya da bloke koyma işlemlerini yapamaz. Borcun ödemesinin yapılması ya da borcun yapılandırılarak belirli bir miktarının ödenmesi sonrasında ilgili resmî kurumlara bildirim yapılmalıdır. Ancak hesap blokesi yalnızca banka borcu sebebiyle yapılmışsa, bu durumda borç ödemesi yapılır yapılmaz banka tarafından konulan bloke kaldırılabilir. Net sıfır emisyon politikalarına karşı çıkan çok güçlü başka sanayiler de var. Bu senenin başında New York Üniverhttps://casinom-hub.com/ tarafından yayınlanan kapsamlı bir araştırmaya göre ABD’deki endüstriyel et ve süt ürünleri firmaları 2000’li yıllardan bu yana iklim politikaları aleyhinde lobiciliğe milyonlarca dolar harcadı ve harcamaya devam ediyor. – Başka ülkelerin şirketleri söz konusu olduğunda, diplomatik ve ticari ilişkiler vasıtasıyla bu şirketlerin merkezlerinin bulunduğu ülkelerin hükümetlerine kaygılar iletilmeli, yurt dışındaki faaliyetlerinin hesap verebilir olması talep edilmeli. – Doğa savunucularının ve eylemlerde yer alan her yurttaşın, sivil itaatsizlik gösterilerine katılmak da dahil olmak üzere, tüm haklarını güvence altına alacak ulusal politikalar tanımlanmalı.
BBVA, net sıfır bankacılık girişimlerinde rol aldığından Garanti BBVA Türkiye’de sürdürülebilirlik söylemlerini gündemine alan bankaların başında geliyor. Ancak BBVA, İspanya’da yeşile boyama yapmak konusunda ağır bir biçimde eleştiriliyor. Bankanın azınlık ortağı konumunu olan Doğuş Grubu’nun ise otomotiv sektöründeki yatırımları bilindik. TEB’in bankaya logosunu veren azınlık ortağı BNP Paribas ise fosil yakıtlara en çok yatırım yapan bankalar listesinde 10. Türkiye’de bankaların petrol ve doğalgaz yatırımlarını tespit etmek kapsamlı bir araştırma gerektiriyor. Ancak, ilişkilendikleri holdingler ve ortaklar üzerinden bazı saptamalar yapmak mümkün. Ancak kimi analizcilere göre toplumsal baskının yanı sıra siyasi baskının sürekliliği de önemini koruyor. Alman Yeşiller’in düşünce kuruluşu Heinrich Böll vakfı uzmanları Jörg Haas ve Barbara Unmüßig birçok ülkede fosil yakıt sektörünün seçilmiş siyasi liderlerle çok yakın ilişkileri olduğuna dikkat çekiyor. Bunun neticesinde de birçok devlet fosilden çıkış için gerekli düzenleyici adımları ve değişimi geciktiriyor. İki uzman, vakfın internet sitesinde yayınlanan bir makalede devletin karbon fiyatlandırma, vergilendirme gibi uygulamalarla fosil yakıtlardan çıkış hedefi için düzenleyici yetkilerini kullanması gerektiğini savunuyor. Beri taraftan da AB’nin sürdürülebilir yatırımları sınıflandırdığı Sürdürülebilirlik Taksinomisi gibi araçlarla teşvik uygulama yaklaşımının geliştirilmesini tavsiye ediyorlar.
Sürdürülebilir bir yaşam gelecekte enerji verimliliğinin üst düzeyde olduğu, su ve ısının israf edilmediği, üretilen enerjinin yeniden kullanılıp dönüştürüldüğü yeni nesil binalardan geçecek. Hatta bir adım öteye giden, tükettikleri enerjiden fazlasını üreten “pozitif enerji binalar” da bu yeni nesil, çevre dostu yapılar arasında. Halkla ilişkiler kampanyalarının iklim alanında bir diğer şampiyon kirletici firması ise Coca-Cola. Dünyanın en büyük plastik atık kirleticisi, 2040 yılında net sıfır emisyona erişeceğini vaat etti. 2017’de sızdırılan iç strateji belgeleri, firmanın AB’deki atık toplamanın ve depozito sisteminin geliştirilmesi yönündeki politikalara karşı olduğunu ortaya koymuştu. Tepkiler üzerine Coca-Cola plastik sanayisi için lobicilik yapan Plastics Industry Association’ndan (Plastik Sanayii Derneği) çekildiğini duyurmuştu.